HAVALI OLMA SORUNSALI...

2/25/2016

ᵐ'ͨʰᵃᵉˡ'ˢ ʰᵃ'ʳ 'ˢ ᵇˡᵘᵉ ᵃⁿᵈ ' ᵃᵐ ᵗºº:

Küçük kızlar pek havalı...Erkek çocuklarının pek o taraklarda bezi yok gibi görünüyor. Sanırım ayakları ile şut atmayı öğrendiler mi, -budur- deyip yıllar sürecek hobilerinden başka gözleri bir şey görmüyor. Kıyafetler, moda, markayla pek ilgilenmiyorlar. Ya kızlar... Onlar öyle mi? Pembe, fisto, toka, küpe ile bebeklikte başlayan havalı olma süreci bir ömür boyu devam ediyor...

Yalnız, bu işin doğal hali biraz aldı başını gidiyor. Küçük kızlar moda ikonu gibi dolaşmaya başladılar. Marka merakı, havalı olma çabası her şeyin doğal olduğu bu bedenlerde eğreti duruyor. "Anne havalı oldum mu?" Havalı olmak nedir?
İşte, sevilen, herkesin oynamak istediği, güzel giyinen... Çok erken başlayan bir sınıflandırma olayı bu. Güzel giyinemeyen, giyinse bile yakıştıramayanlar hep olacaktır. Oyun dışımı kalsınlar? Kimse beni sevmiyor derdine mi düşsünler?
Bu yetmezmiş gibi bir de "ezik" lafı çıktı şimdi. Haydaaa! Çocuk aklının ve ruhunun kapsama alanında olmayacak bir kavram bu. Sadece çocuklar değil, kim olursa olsun niye ezik olsun?...

Ezik ne demek? İşte, havalı olmayan, kimsenin oynamadığı. Havalı olmayınca ezik mi olunuyormuş, eyvah... Bunları nereden öğreniyorlar? Küçük çocukların gözdesi büyük dizilerinin, böyle algılar oluşturmada payı olabilir mi? Zor işler...
Pedagogların görüşü, küçük yaştan marka takıntısının, beraberinde bir popüler olma anlayışının oluşmaması için öncelik yine ailede. Aileyi öğretmen takip ediyor. Çevre ve reklamların etkisi 3. sırada. Maalesef çocuklar, ekonomik bir pazar ve geleceğin potansiyel müşterisi olarak görülüyor. Reel olarak belki öyleler ama, bilinç ve karar verebilme yeterliliği oluşana dek ne yapacağız? Çok önemli ya da ana konulardan gibi görünmeyebilir ama, işin ucu mutlu olmaya dayanıyor. Böyle mutlu olunuyor sanısı sonra hep kalıyor.

Kaliteli ve seçici bir yaşam ve beklentiler, tamam. Ama, sosyal uçurumlar oluşturan marka anlayışı, müşterisi kimse onda kalsın. Küreselleşme ve sadeleşme gidişatı, kaliteyi iyice ön plana çıkaracak bana kalırsa. Markacılığın sonu yakındır. Marka/cılık ikisi çok farklı. Çocuk bunu ne anlasın?

Havalıyı da bilmesin, ezik demeyi de...Arkadaşlarını, en çok kimle oynamayı seviyor, kafası uyuyor ona göre seçsin. Çocuklar havalı olma sorunu yaşamasın, giyindikleri, taktıkları o kadar umurlarında olmasın ki, ne varlığa övünsünler ne de yokluğa yerinsinler...

You Might Also Like

6 yorum

  1. O barbilerle gözümü açsam ben de havalı imal isterdim galiba ;( erkek çocuklarda daha şanslıyız en azından. Aslında cocukları ninjalar biz getiriyoruz anne giydiklerine bunkadar Özen gösterirse cocuklar anneyi taklit eder anne yapmasa okuldakılerı onlar olmasa Öğretmenleri taklit eder. Aslında soyle yamalı bir etek giyse sonra okulda gerine gerine dolaşsa bakın ben diktim bunu, bu bana ait bırsey hazır degıl diye anlatsa....
    Bakalım benimkiler kücük daha biz neler göreceğiz.... Gençliği anlarım ınsanın kendini aradığı çalkantılı dönemlerinde cok aşırıya kaçmadığı sürece istediğini yapsın da ilk okul degıl bunun yeri...

    YanıtlaSil
  2. Özgün olmak gibi bir derdimiz niye yok sahiden. Asıl değerli olan o halbuki. Şu kendi diktiğim yamalı etek konusunu biri uygulasa, sürüklese çoğunluğu. Bunun tadını bir alsa herkes...Güzel örnekler , idealist kimseler de yok değil. Çocuklar fotoğraf makinası gibi derler ya, ne görürse onu çekiyor. Küçükken bizler de annelerimizin topuklu ayakkabılarını giyerdik gizlice ve çok keyif alırdık. Şimdi o yaştakilere neredeyse prototip anne ayakkabısı yapılıyor sanki...

    YanıtlaSil
  3. küçücük kız çocuklarını daha minicikken makyaj yaparsan, oje sürersen, touklu ayakkabı giydirirsen( 2 yaşa göre bile topuklu ayakkabı var) gidişat normal olmaz hadi onları yapmadık diyelim çizgi filmlerdeki karakterler ne olcak hepsi full makyajlı giyimleri farklı çocuklar resmen bağımlı oluyorlar teknoloji denen illet örnek olma konusunda aileyi geçti artık bunu kabullenmiş durumdayım. Şu bir gerçek gidişat gerçekten kötü

    YanıtlaSil
  4. Küçük bir taklit, büyükler de böyle yapıyormuş kadarla kalsa... değil. Çocuklara özel bir tarz bu. Yetişkinin elbisesinin büyüğünü, çantasının küçüğünü takan bir tarz. Allah'ım gene de komik geliyor, bakıyorum hepsi evcilik oynuyor diye düşünüyorum...Kafalara -imaj- diye yerleşen virüs herkesi başkalaştırdı, çocuklar da nasibini aldı...

    YanıtlaSil
  5. Değerlerimizden ve inancımızdan hızla uzaklaşmamızın sonucu bunlar. Halbuki biz her şeyin aşırısından uzak olmakla emrolunmamış mıydık? Daha yakın zamana kadar sofralarımız bile sadeydi. Çaya gelen misafirlerimizi bilemedin üç çeşitle ağırlardık. Poğaça,kek,kısır. Çok da mutluyduk bence. Çocuklar ise her şeyin aşırısıyla büyüyorlar. Sakin ve sade bir hayatı tanıyamayacaklar ne yazık.

    YanıtlaSil
  6. Öyle olmayalım, olmasınlar... Bilinçler çoğaldıkça insan en azından kendi küçük dünyasında yaşayabilir bu söz ettiklerimizi. Çocuklar da neyi görürse yarın onu taşır yuvasına.-Biz-i koruyup, büyüterek inşaallah.

    YanıtlaSil

Popular Posts

Like us on Facebook